AÇIK LİSE TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 3 KONU ÖZETLERİ

admin
Ocak 18, 2022
1.070 views


Giriş

Edebiyatın Tarih ve Dinle İlişkisi Yazarlar, eser ortaya koyarken tarih verilerinden yararlanır. Konusunu tarihten alan çok sayıda eser bu ilişkiyi ortaya koyar. Seyahatnameler, destanlar buna örnek gösterilebilir. Konusunu tarihten alan bir eser o dönemin özelliklerini de nesnel olarak yansıtır. Çünkü sanatçılar o dönemi yazarken topluk özelliklerini ve sosyal olayları dikkate alır.

Edebiyat din ile de yakın bir ilişki içindedir. Türk edebiyatında dini motiflere sıklıkla yer verilir. Mesela divan şairleri divanlarına besmele ve münacaat ile başlar. Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlana gibi sanatçılar tasavvufi konuları işleyerek Anadolu’nun müslümanlaşmasına büyük katkı sağlamışlardır. Yani dinin günümüzde bu denli yaygın hale gelmesinin ana sebeplerinden biri de edebiyata konu olmasıdır.

Türk Edebiyatının Dönemlere Ayrılmasında Başlıca Ölçütler

  • Coğrafi Değişim: Kavimler Göçü Türklerin Orta Asya’dan batıya göç ederek geniş alana yayılmalarını sağlamış ve Türk edebiyatını da etkilemiştir.
  • Kültürel Değişim: Türklerin tarih boyunca karşılaştıkları farklı kültürlerden etkilenmeleri Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasına etki etmiştir. Orta Asya, İslam ve Batı medeniyeti Türk edebiyatını etkilemiştir.
  • Din Değişimi: Türkler Göktanrı, Budizm, Manihaizm gibi dinlerden sonra İslam’ı benimsedi. Bu da hem içerik hem de şekil olarak Türk edebiyatına farklı bir soluk getirmiştir.
  • Dil Değişimi: Coğrafi ve kültürel değişimlerle birlikte Türkçenin lehçe ve şive ayrılıkları çeşitlenmiştir. Bu da Türk edebiyatını dönemlere ayıran etkenlerden biri olmuştur.

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

  1. İslamiyetten Önce Türk Edebiyatı
  2. Sözlü Edebiyat Dönemi
  3. Yazılı Edebiyat Dönemi
  4. İslamiyet Etkisinden Gelişen Türk Edebiyatı
  5. Divan Edebiyatı
  6. Halk Edebiyatı
  • Anonim Halk Edebiyatı
  • Aşık Edebiyatı
  • Dini- Tasavvufi Halk Edebiyatı
  1. Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
  2. Tanzimat Edebilyatı
  3. Servet-i Fünun Edebiyatı
  4. Fecriati Edebiyatı
  5. Milli Edebiyat
  6. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı

Yazılı Edebiyat Dönemi Özellikleri

  • Türklerin yazıyı kullanmasıyla başlar.
  • Eserlerde edebi bir dil kullanılır
  • Bu dönemde Türklerin tarihi, sosyal ve kültürel özelliklerine yer verilir.
  • Hem dini hem de din dışı konulara yer verilmiştir.
  • Göktürk dönemindeki eserlerde dil yabancı dillerin etkisinden uzakken Uygur dönemi eserleri az da olsa yabancı dil etkisine girer.

Anlatım Biçimleri

  • Öyküleyici Anlatım: Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer, zaman ve kişi verilerek sözle veya yazıyla anlatılmasıdır.
  • Betimleyici Anlatım: Varlıkları okuyucunun ya da dinleyicinin gözünde canlanacak şekilde ayırt edici anlatmaktır. Ayırt edici özellikleriyle kelimelerle resim çizilir.
  • Açıklayıcı Anlatım: Bilgi vermek amacıyla ortaya konan, okuyucu bilgilendirmek ve bir şeyler öğretmek amacıyla yazılan yazılardır.
  • Tartışmacı Anlatım: Herhangi bir düşünceyi savunmak ya da dinleyiciye veya okuyucuya bir düşünceyi kanıtlamak amacıyla yazılan yazılardır.

Türk Dilinin Tarihsel Dönemleri

  1. Altay Dil Birliği Dönemi
  2. İlk Türkçe Dönemi
  3. Ana Türkçe Dönemi
  4. Eski Türkçe Dönemi
  5. Orta Türkçe Dönemi
  6. Yeni Türkçe Dönemi
  7. Modern Türkçe Dönemi
  1. Altay Dil Birliği Dönemi 
    Türkçe-Moğolca, Mançu Tunguz ve Kore dillerinin ana bir dil oluşturduğu hipotetik, farazi bir dönemdir. Bu dönemin başlangıç ve bitiş tarihleri bilinmemektedir.
  2.  İlk Türkçe Dönemi-Çuvaş-Türk Dil Birliği Dönemi
    Dönemin başlangıcı kesin olarak bilinmemekle birlikte; milattan önce birkaç bin yıllık dönemi kapsadığı tahmin edilmekte ve milat sıralarında sona erdiği düşünülmektedir.
    Türkçenin Ana Altaycadan ayrıldıktan sonraki ilk dönemi kabul edilebilir. Bu döneme Çuvaş-Türk dil birliği dönemi adı da verilmektedir.
  3. Ana Türkçe Dönemi (Proto-Türkçe)
    Milat sıralarında başladığı kabul edilen Ana Türkçe (veya Proto-Türkçe) dönemi ise Hun çağı ile ilişkilendirilmektedir.
  4. Eski Türkçe Dönemi (6-10.yy.)
    Eski Türkçe dönemi kendi içinde uzun bir dönemdir. Bu dönem bugünkü bilgilerimiz ışığında Türk dilinin en eski yazılı belgelerinin bulunduğu dönemi kapsamaktadır. Eski Türk çağlarından bugüne kalan metinler Türklerin kendi dillerinin yazımında
    birden çok alfabeyi kullandıklarını göstermektedir. Köktürk Dönemi’ne ait metinlerin hemen hemen hepsi Türk Runik yazısıyla yazılmıştır. (…) Köktürklerden kalan bu yazıtlar arasında yazılış tarihleri en kesin olanlar ve doğrudan doğruya Türk dili ve tarihi için kaynaklık edenler, 8. yüzyıla ait Orhun Abideleri ya da Köktürk Abideleri olarak bilinen Költigin (732), Bilge Kağan (735) ve Tonyukuk (720-725?) yazıtlarıdır. Bugün için en uzun ve sağlıklı olarak bugüne kadar korunan yazıtlar Orhun yazıtları olmuştur. Köktürk veya Orhun Abideleri’nin bulunması, Türk dili tarihi açısından son derece önemlidir. Özellikle Wilhelm omsen’in yazıtların alfabesini 1893’te deşifre etmesinden ve bu runik yazılı belgelerin Türklere ait olduğunun anlaşılmasından sonra Türkoloji alanına dünya bilim çevresinde özel bir ilgi gösterilmiştir.
  5. Orta Türkçe Dönemi (11-16. yy.)
    Türklerin 10. yüzyılda İslamiyet’i kabul etmesiyle Eski Türkçe döneminden itibaren süregelen yazı dili geleneği değişmemiş, aynen devam etmiştir. (…) Orta Türkçenin başlangıç dönemini oluşturan ve yine Eski Türkçenin üzerinde temellenen Karahanlı Türkçesi, Karahanlı devletinin yazı dili idi. Karahanlıların İslam dinini kabul etmelerinden sonra başkent Kaşgar önemli bir kültür merkezi hâline gelmiştir. Söz varlığında Arapçanın ve Farsçanın etkileri artmıştır. Türk dili tarihi açısından en önemli iki eser Divan-ı
    Lügat’it-Türk ve Kutadgu Bilig’tir. Bugünkü Türkiye Türkçesinin yazılı tarihî gelişimini Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren başlatabiliriz. Eski Anadolu Türkçesi veya eski Oğuz Türkçesi olarak adlandırabileceğimiz bu tarihî devre 13 ve 15. yüzyıllar arasında Anadolu’da yerleşen Oğuz Türklerinin kendi lehçeleri temelinde kurdukları yazı dilidir.
  6. Yeni Türkçe Dönemi (16. yy. ve sonrası)
    Modern Türk yazı dilleri döneminin bir önceki saasını oluşturan Yeni Türkçe dönemi 16. yüzyıldan itibaren Türk dili alanında mahallî dil özelliklerinin mevcut yazı diline girmeye başladığı dönemdir. 20. yüzyıldaki modern Türk yazı dillerinin temelleri bu dönemde atılmaya başlanmıştır.
  7. Modern Türkçe Dönemi (20. yy. ve sonrası)
    Modern Türk Dili alanı, Balkanlardan Büyük Okyanus’a, Kuzey Buz Denizi’nden Tibet’e kadar uzanan çok geniş bir alandır. Bugün Türk lehçelerinin büyük bir kısmı devlet dili, yazı dili, edebî dil, edebiyat dili vb. statüsünde kullanılmaktadır. (…)

Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler

  • Göktürk alfabesi
  • Uygur Alfabesi
  • Arap alfabesi
  • Kiril Alfabesi
  • Latin Alfabesi
  1. Göktürk Alfabesi : Göktürkler tarafından oluşturulan bu alfabe, 38 harften  meydana gelmektedir. Dördü sesli olup sekiz sesi karşılar, geri kalan harfler sessiz harftir. Sağdan sola doğru yazılır.
  2. Uygur Alfabesi Uygurlar tarafından kullanılmıştır. 18 işaret ve sembolden meydana gelmiştir. 4 sesli harf geri kalan harfler ise sessiz harf olarak bilinir. Sağdan sola ve harfler birbirine bitişik olacak şekilde yazılır.
  3. Arap Alfabesi Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra bu alfabe ön plana çıkmış ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Arap alfabesi 28 harftir ancak Türklerin kullandıkları 31 ile 36 harften meydana gelmektedir. Sağdan sola yazılır.
  4. Kiril Alfabesi Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra Türki Cumhuriyetlerin kavuştukları bağımsızlıklarıyla birlikte bugün yalnızca Kırgızistan ve Kazakistan gibi birkaç Türk devletinde kullanılan alfabedir. Kiril Alfabesi hem şekil hem sembollerden oluşur ve
    38 harfdir. 11 sesli harfi olan Kiril alfabesi soldan sağa doğru yazılır.
  5. Latin Alfabesi 1 Kasım 1928’de Latin alfabesinden, Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer vererek “Türk harfleri” adıyla kabul edilmiştir. 8 sesli harf bulunur geri kalan ise sessiz harftir. Türkiye ve Avrupa Türkleri tarafından kullanılan bu alfabenin öğrenilmesi, kullanılan diğer alfabelere göre daha kolaydır.

YAZMA Yazma Süreci Aşamaları

  • Hazırlık Aşaması: Yazının tema ve amacı belirlenir. Yazı bilgi vermek ya da güzellik duygusu uyandırmak için yazılabilir. Yazarın okuya vermek istediği temel iletiye uygun bir ilgi çekici konu seçilir.
  • Planlama: Ele alınan konuyla ilgili veri, ayrıntı, duygu, düşünce gibi ögelerin önceden tasarlanıp sıraya konmasına plan ismi verilir. Plan anlatımda düşünce dağınıklığını önler. Yazı planının giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır. Girişte konuya okuyucuyu hazırlamak için birkaç cümle sunulur, gelişmede yazının olaylarının anlatıldığı ve olayların karıştığı yazının gövde bölümü verilir, sonuçta ise olaylar bir sonuca bağlanır.
  • Taslak Metin Oluşturma: Plan dahilinde metin yazılır. Anlatılanlarla ilgili bilgi verirken düşünceyi geliştirme yolları kullanılır.
  • Metni Düzeltme ve Geliştirme: Düzeltme bölümünde, yazılan metin içerik ve biçim bakımından incelenir. Tutarlılık, cümle ve paragraf ilişkisi, başlık, kelime tercihleri, anlatım bozuklukları, yazım ve noktalama, sayfa düzeni ve okunaklık gibi alanlarda genel bir değerlendirme yapılır.
  • Yazılan Metni Paylaşma: Kaleme alınan yazılar arkadaş, aile bireyi ya da elektronik ortamda paylaşılabilir.

SÖZLÜ İLETİŞİM Hazırlıklı Konuşma Konuşma genel olarak hazırlıklı ve hazırlıksız konuşmalar olarak ikiye ayrılır. Hazırlıklı konuşma; konusu ve amacı önceden belli olan, ne zaman ve nerede yapılacağı bilinen, bir plana göre hazırlanan ve belli bir dinleyici önünde gerçekleşen konuşmalardır. Hazırlıklı konuşmaların bazı aşamaları vardır:

  • Hazırlık
  • Planlama
  • Sunum

Hazırlıksız konuşma ise günlük hayatta her zaman her yerde yaptığımız konuşmalardır. Bu konuşmalar plan dahilinde olmaz. Sadece günlük hayatımız içinde kendiliğinden gerçekleşirler. Mesela arkadaş ortamında edilen bir muhabbet gibi.

HİKAYE

Dede Korkut Hikayeleri Oğuz Türklerinin diğer Türk boyları, Rum, Abaza ve Gürcülerle yaptıkları savaşları anlatan destansı hikayelerdir. 12 ve 13’üncü yüzyılda oluşmaya başlamış ve 15’inci yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Hikayeyi yazan belli değildir. Dede Korkut hikayelerinin iki el yazması nüshası varır. Biri Almanya Dresden Kütüphanesinde, diğeri de Vatikan’dadır. Dede Korkut kitabı on iki hikaye ve bir önsözden meydana gelir. Hikayelerde olaylar düzyazı, kahramanların duygu ve düşünceleri ise şiir şeklinde ifade edilmiştir. Kullanılan dil arı bir dildir ve olağanüstü olaylara yer verilmiştir. Hikayelerden anlaşıldığı kadarıyla Dede Korkut; soy soylayan, boy boylayan, hikmetli sözler söyleyen bilge bir ozandır. Oğuz beylerinin ve halkın töresini, geçmişini bilir, halkın sorunlarını halleder, geleneksel bir eğitici ve yol göstericidir. Dede Korkut halk tarafından sayılır ve sevilir.

Mesnevi İran edebiyatından edebiyatımıza giren bir nazım biçimidir. Beyitlerden meydana gelir ve aa, bb, cc.. şeklinde uyak örgüsüne sahiptir. Beyit sayısı sınırsızdır ve aruzun kısa kalıpları kullanılır. Bir şairin beş mesnevisinden meydana gelen esere Hamse adı verilir. Dünya edebiyatında ilk hamse sahibi Nizami, Tük edebiyatında ise Ali ŞirNevai’dir.

Halk Hikayesi Gerçek ya da gerçeğe yakın olan olayların anlatıldığı uzun soluklu yazılardır. Aşıklar tarafından düzyazı ve şiir karışık olarak nesilden nesile sözlü olarak aktarılmıştır. Söyleyeni belli değildir, yani anonimdir. Edebiyatımızda 16’ncı yüzyıldan itibaren yer almaya başlamıştır. Aşk, sevgi, kahramanlık ve dini konularda gelişen bir türdür. Efsane, menkıbe, masal ve destan gibi halk edebiyatı ürünlerinden beslenmiştir. İslamiyetten önce destan, divan edebiyatında mesnevi, günümüzde ise roman ve hikayenin karşılığıdır. Başlıca halk hikayesi türleri şunlardır:

  • Aşk Hikayeleri: Toplumun hafızasında uzun süre yaşayan aşkların hikayeleştiği metinlerdir. Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Arzu ile Kamber bunlara örnektir.
  • Kahramanlık Hikayeleri: Tarihe mal olan kahramanları ya da dini açıdan önemli olan kişileri konu alan halk hikayeleridir.

Halk hikayeleri genel olarak 5 bölümden meydana gelir:

  • Fasıl: Aşığın dinleyiciyi hazırlamak, ustalığın kanıtlamak için divani söylediği bölümdür. Daha sonra cinaslı bir türkü ve tekerleme söyler.
  • Döşeme: Manzum ya da mensur cümlelerden oluşan kalıplaşmış giriştir. Hikayenin geçtiği yer, kahramanlar ve zaman hakkında bilgi verilir.
  • Hikayenin Asıl Konusu: Aşk hikayelerinde aşıkların kavuşmak için çektiği sıkıntılar, kahramanlık hikayelerinde ise savaşlar ağır basar.
  • Sonuç ve Dua: Aşk hikayelerinin çoğunda aşıklar kavuşamaz. Hikaye sonunda dua edilir ve hikaye biter.
  • Efsane: Bu bölümde kavuşamayan aşıkların öbür dünyada kavuşacağına değinilir.

Halk Edebiyatının Özellikleri

  • Aşk, sevgi ve kahramanlık konuları işlenir.
  • Aşıklar saz çalarak, taklit yaparak olay anlatır.
  • Olağanüstü olay ve kişiler vardır.
  • Sözlü gelenek ürünleridir.
  • 16’ncı yüzyıldan sonra destanın yerini almıştır.
  • Şiir ve düzyası karışıktır.
  • Anlatmaya bağlı bir türdür.
  • Girişte masallar kadar olmasa da kalıplaşmış tekerlemeler vardır.
  • Özel anlatıcıları bulunur. Meddahlar ve aşıklar tarafından anlatılır. Anlatıcılar okur yazar ve kültürlü kişilerdir.
  • Kahramanların yaptığı dua ve beddua kabul edilir. Kahramanların en büyük yardımcısı Hz. Hızır ve attır.
  • Kahramanlar rüyada görme, aynı ortamda büyüme, bade içme, resmine bakara ya da ilk bakışta aşık olurlar.

Tanzimat Döneminde Hikaye

  • Dünya edebiyatında ilk hikayeBoccacio’nunDecameron adlı eseridir.
  • Tanzimat döneminden Emin Nihat’ın Müsameratname eseri Batılı anlamda ilk hikaye denemesidir.
  • Türk edebiyatın Batılı anlamda ilk hikaye Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayat eseridir.
  • Türk edebiyatında ilk modern hikaye Sami Paşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseridir.

DİL BİLGİSİ Fiilimsiler Fiiller; işi oluş ve hareket bildirerek kip ve kişi ek alan kelimelerdir. Fiilimsiler ise; fiillerden türeyerek cümle içinde isim, sıfat ve zarf görevine gelen kelimelerdir. Fiilimsilerin bazı özellikleri şunlardır:

  • Fiilimsiler ek fiil alarak yüklem olabilir.
  • Cümle içinde isim, sıfat ve zarf gibi görevlerde kullanılabilirler.
  • “-ma, -me “ olumsuzluk eki alabilirler.

Fiilimsiler genel olarak üç türe ayrılır. Bu üç türü cümle içindeki görevine ve ekine göre ayırabiliriz.

1.İsimfiil

Fiile gelen “-ma,-ış, -mak” ekleriyle türer. Bir eylemin ismi olurlar.

Mesela “Dün gece yürümek iyi geldi. ( Yürü fiili –mekisimfiil ekini almıştır.)

2.Sıfatfiil

Fiile “-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleri gelerek oluşur. Cümle içinde sıfat görevinde kullanılırlar.

Mesela “Ali’ni dökülen saçları lavaboda kaldı.” ( Dökül fiili –en sıfatfiil ekini almıştır.)

Adlaşmış Sıfatfiil: Sıfatfiil eklerinden birini alarak fiil kök ya da gövdelerinin kendinden sona gelen ismin yerini almasıdır. Normal şartlarda sıfat fiilden sonra isim gelir ancak adlaşmış sıfatta bu isim kaybolur. Mesela “Konuşanları tahtaya yazın.” (Konuşan çocukları denmesi gerekirken isim düşmüş.)

3.Zarffiller

İsimfiil ve sıfatfiil gibi fiillerden türerler. Cümlede zarf tümleci olarak kullanılır. Yüklemi zaman ya da duru yönünden niteler. Fiile “-ip, -ince, -eli, -ken, -madan, -meden, -arak, -erek, -e…-e, -a….-a, -casına, -meksizin, -dığında, -esiye”

YAZMA Hikaye Yazımında Dikkat Edilecek Hususlar

  • Tema ve konuyu belirleme
  • Karakteri belirleme
  • Anlatıcı ve bakış açısını belirleme
  • Olay örgüsünü oluşturma
  • Mekan ve zamanı belirleme
  • Anlatım biçimi ve tekniklerinden yararlanma
  • Dil bilgisi kurallarına uyma

SÖZLÜ İLETİŞİM İyi Bir Konuşmanın Özellikleri

  • Konuşmanın konusu, amacı, hedef kitlesi ve türü belirlenmelidir.
  • Konuyla ilgili gözlem, inceleme ya da araştırma yapılmalıdır.
  • Konuşma metni planlanarak bu plan çerçevesinde konuşma kartları hazırlanmalıdır.
  • Konuşmada kullanılacak olan görsel ve işitsel araçlar hazırlanmalıdır.
  • Konuşmaya uygun sunu hazırlanmalıdır.
  • Konuşmadan önce mutlaka prova yapılmalıdır.
  • Konuşma anında boğumlama, vurgulama ve tonlamaya dikkat edilmelidir.
  • Konuşma anında gereksiz ses ve kelimeler kullanmaktan kaçınılmalıdır.
  • Konuşmada beden dili doğru ve etkili şekilde kullanılmalıdır.
  • Konuşmaya etkili bir başlangıç yapılmalıdır.
  • Konuşmanın içeriğiniz zenginleştirecek unsurlar belirlenmelidir.
  • Konuşmada geçiş ifadelerine yer verilmelidir.
  • Konuşma etkili şekilde son bulmalıdır.
  • Konuşmada süre verimli şekilde kullanılmalıdır.
  • Konuşmada teknolojik araçlar etkili şekilde kullanılmalıdır.

ŞİİR

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Türklerin İslam dinini kabul etmeden önce ortaya koydukları edebiyata verilen isimdir. Bu dönem sözlü edebiyat ve yazılı edebiyat dönemi olarak iki başlıkta incelenir.

Sözlü Edebiyat Dönemi Eski Türk toplulukları şığı, şölen ya da yuğ adını verdikleri törenlerden ortaya çıkan edebi eserlere ait dönemdir. Bu törenlerde şaman, kam, baksı ya da ozan isminde kişi yönetme işini yapar ve sazlarıyla bazı destan parçalarını ya da koşuk, sagu adı veren şiirleri söylerdi.

Koşuk: Sığır ismi verilen sürek avlarında söylenen şiirlere verilen isimdir. Genel olarak doğa, aşk, savaş ve yiğitlik gibi temalar işlenir. Nazım birimi dörtlüktür ve hece ölçüsü kullanılır. Kafiye örgüsü aaaa, bbba, ccca…. Gibi düz kafiyedir. Bu tür halk edebiyatında koşma, divan edebiyatında ise gazel olarak bilinir.

Sagu: Yuğ adı verilen cenaze törenlerinde söylenir. Ölen kişinin erdemler ve duyulan acı dile getirilir. En bilinen sagu Alper Tunga Sagusu’dur. Şekil bakımından koşukla aynı özellikleri taşır. Halk edebiyatında ağıt, divan edebiyatın ise mersiye adını alır.

Türk Edebiyatında İlk İslami Ürünler

  • Kutadgu Bilig (11. yy.)
  • Divan-ı Lügati’t Türk (11. yy.)
  • Atabet’ülHakayık (12. yy.)
  • Divan-ı Hikmet (12. yy.)

Kutadgu Bilig Bilgiye, akla, adalete dünyaya ve ahirete, hayata ve ölüme, insan davranışlarına, Türk geleneğine ve teşkilatına yönelik değerlendirmeler içerir. Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır ve mutlu olmanın yollarını anlatmanın yanına devlet yöneticilerine öğütler verir. Türk edebiyatındaki ilk mesnevidir. Belli özellikleri vardır:

  • İslami dönemin ilk eseridir.
  • İlk mesnevidir.
  • Aruzla yazılan ilk eserdir.
  • İlk didaktik eserdir.
  • İlk siyasetnamedir.
  • “Mutluluk veren bilgi” anlamına gelir.
  • Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur.
  • Alegorik bir eserdir.
  • Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır.
  • Mısır, Viyana ve Fergana’da üç nüshası vardır.
  • Dört kişinin karşılıklı konuşmalarına dayanır. Girişte bu dört kişi okuyucuya tanıtılır.
  • KünTogdı adaleti temsil eden hükümdar, Ay Toldı saadeti ve mutluluğu temsil eden vezir, Ögdülmiş aklı temsil eden vezirin oğlu, Odgurmış hayatın sonunu temsil eden vezirin kardeşidir.

Divan-ı Lügat’it Türk Kaşgarlı Mahmut tarafından geniş bir araştırma sonucunda meydana gelen eserdir. Türk halkı arasında yaşayan halk edebiyatı ürünleri derlenmiş, birçok kültür malzemesi korunmuştur. Atasözleri, sosyal ve ahlaki manzumeler, koşuklar, sagular ve destanlardan bazı parçalar barındırır. Eserde tabiat güzellikleri, av eğlenceleri, aşk heyecanları ve sosyal-ahlaki konuların İslamiyetten sonraki halk edebiyatına ait ürünler olduğu düşünülür. Eserde 7500’ün üzerinde Türkçe kelime vardır. Türkçenin Arapça’dan daha üstün bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır. Eser ilk Türkçe sözlüktür.

Atabet’lHakayık Edip Ahmet Yükneik tarafından ahlak ve din konularını öğretmek için yazılan, kaside ve dörtlüklerden oluşan öğretici bir eserdir. Hakaniye lehçesiyle yazılarak Muhammed Dadİspehsalar Bey’e sunulmuştur. 40 beyit ve 101 dörtlükten oluşur. Günümüzde 4 nüshası vardır ve hem Uygurca hem de Arapça yazılmıştır. 8 bölümden oluşur ve Allah’a, Hz. Muhammed’e, dört halifeye ve hükümdara övgü bulunur. Ayet ve hadislerle desteklenmiştir ve Kutadgu Bilig’den daha fazla Arapça kelime vardır. Bu yüzden dili daha ağırdır.

Divan-ı Hikmet Ahmet Yesevi, hayatının sonuna kadar İslam tasavvufunu savunmuştur. Divan-ı Hikmet Ahmet Yesevi tarafından söylenen ve hikmet ad verilen şiirlerin yer aldığı eserdir. Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır ve eserde Arapça ve Farsça kelimeler de bulunur. Hem dörtlük hem de beyitler vardır ve hem hece hem aruz kullanılmıştır. Hikmetlerin konuları tamamen dini konulardır.

Dini- Tasavvufi Türk Edebiyatı Türklerin İslam dinini kabul ettikten sonra  AhmetYesevi ile başlayan halk edebiyatıdır. Mevlana, Hacı Bektaş eli gibi birçok din büyüğünün eserlerinde kendini göstermiştir ve tekkelerde okunan eserlerdir. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında büyük katkısı olan bir edebiyat türüdür.

İlahi: Allah’ı övmek ve yalvarmak için yazılan şiir türüdür. Özel bir ezgiyle söylenir. Hecenin 7,8 ve 11’li kalıplarıyla yazılır. Düz ve çapraz uyak kullanılır. Divanda tevhid ve münacaatın karşılığıdır. Mevlevilerde ayin, Bektaşilerde nefes gibi isimler alır.

Nefes: Bektaşilere ilahinin karşılığıdır. Nazım birimi dörtlük ve ölçüsü ise hecedir. Düz uyak örgüsü ve yarım uyak kullanılır. genel olarak Hz. Muhammed ve Hz. Ali için övgülerde bulunur.

Anonim Halk Şiiri Halkın içinde ortaklaşa şekilde oluşan ve söyleyeni belli olmayan ürünleri barındıran edebiyattır. Mani, türkü, bilmece, ninni ve ağıt gibi türleri bulunur. Bu ürünlerin sahibi zaman içinde unutularak halkın ortak mali olmuştur.

Mani: Tek dörtlükten oluşan nazım şeklidir. Ezgiyle söylenir ve konusu aşk, ayrılık, öğüt, ölüm gibi konulardır. Uyak düzeni aaxa şeklindedir. İlk iki dizenin konuyla ilgisi yoktur ve doldurma dizeleridir. Temel duygu son iki dizede ortaya çıkar. Bazı mani türleri vardır:

  • Düz Mani; dört dizeli, yedi heceli aaxa uyak düzeni olan manidir.
  • Cinaslı-Kesik Mani; Dört ya da beş dizeden oluşan, ilk dizesi yedi heceden az olan ve cinaslı uyakların kullanıldığı manilerdir.
  • Yedekli Mani; dört ya da beşten fazla dizeyle kurulan manilerdir. Bu manilerde cinas kullanılmaz.

Türkü: Belli bir ezgiyle söylenen anonim halk edebiyatı nazım şeklidir. Türkülerin neredeyse hepsi halkın sözlü geleneğinden doğarak gelişir. Aşık şiirleri gibi düzenleyicisi belli olan türküler de bulunur. Anadolu’nun bazı yerlerinde yır adıyla bilinir. Aşk, ayrılık, özlem, gurbet ve ölüm gibi lirik konulara yer verilir. Halk edebiyatının en zengin alanıdır. İki bölümden oluşur. Birinci bölümde asıl konu söylenir ve bent adı verilir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrarlanan nakarattır. Bu bölüme kavuştak denir. Türküler hecenin her kalıbıyla söylenebilir.

Aşık Tarzı Türk Halk Şiiri 1500’lü yıllardan itibaren Anadolu’da aşık denen kişilerce ortaya konan ve kendine özgü biçim ile içeriğe sahip olan halk edebiyatı koludur. İslamiyetten önceki sözlü edebiyatın devamıdır. Türk halk edebiyatında aşıklığa belli aşamalar sonunda erişilir. Aşık, şairlik gücünü rüyasında gördüğü pirin sunduğu aşk badesi içerek sevgilinin hayalini görerek kazanır. Aşıklar yeteneğini atışmalarda gösterir. İki aşık karşılıklı atışmaya başlar. Bazı aşıklar hecenin yanında aruzu da kullanmıştır.

Aşık Edebiyatı Nazım Şekilleri

Koşma: Halk edebiyatının en sevilen ve en yaygın olan türüdür. 11’li heceyle yazılır ve nazım birimi dörtlüktür. 3-5 dörtlükten oluşur ve uyak düzen xaxabbbaccca şeklindedir. Divan edebiyatında gazele benzetilmesinin temek nedeni iki türün de aşk, sevgi, doğa güzelliği gibi konuları işlemesidir.

Semai:  Koşmadan sonra en yaygın türdür. Özel bir ezgiyle söylenir. Koşmaya benzer. Koşmadan temel farklı ise sekizli hece ölçüsüdür. Az sözle çok şey anlatmak esastır.

Varsağı: Kafiye düzeni koşma gibidir. 3-5 dörtlükten oluşur. Genel olarak 8’li heceyle söylenir. Bu yönüyle semaiye benzer ve koşmadan ayrılır. Ancak  semaiyle arasında ezgi farkı vardır. Varsağı, yiğitçe bir söyleyişe sahiptir. Kahramanlık, yiğitlik havası vermek için “Bre, hey, be heyi hey gidi “ gibi ünlemlere yer verilir.

Divan Edebiyatı Özellikleri

  • Nazım birimi beyittir.
  • Beyitler kendi içinde anlam bütünlüğü içerir.
  • Bütünde değil parçada anlam sağlanmaya çalışılır.
  • Büyük bölümü aruz ölçüsüyle yazılır
  • Arap ve İran edebiyatından gelen nazım şekilleri kullanılır.
  • Genelde tam ve zengin uyak kullanılır.

Gazel: Divan şiirinde aşk, kadın, şarap gibi konuları işler. Nazım birimi beyittir ve 5-15 beyitten oluşur. Uyak örgüsü aa, ba, ca… şeklindedir. İlk beyiti matla, son beyitimakta’dır. En güzel beyitibeytül gazeldir. Son beyitte şairin mahlası geçer. Konu birliği olan gazellere yek ahenk, her beyitin aynı güzellikte olduğu gazellere yek avaz denir. Konularına göre çeşitleri vardır:

  • Aşıkane gazel aşk ve acıyı anlatır.
  • Rindane gazel yaşamı ve içkiyi anlatır.
  • Şuhane gazel, Nedimhane ismiyle bilinir ve sevgiliyi, aşkın zevkini çapkın bir edayla anlatır.
  • Hakimane gazeli öğretici gazeldir.

Kaside: Divan şiirinde din ve devlet büyüklerini övmek için yazılan şiirlerdir. 33-99 beyit arasında aruzla yazılır. Kafiye şeması gazelle aynıdır. İlk beyiti matla, son beyiti makta, en güzel beyitibeytül gazeldir. Şairin mahlasının geçtiği bölüme taç beyit denir. Kasidenin belli bölümleri vardır:

  • Nesip ya da Teşbib: Kasidenin girişidir. 15-20 beyitten oluşur. Konuyla ilgili olmayan bahar, yaz, ramazan gibi durumlar tasvir edilir.
  • Girizgah: Kasidenin giriş ile asıl bölüm olan methiyeyi birleştiren geçiş bölümüdür.
  • Methiye: Asıl bölümdür. Kasidenin sunulduğu kişi övülür.
  • Tegazzül: Gazel söyleme anlamına gelir. Kaside içinde aynı ölçü ve uyakta gazel söylenir. Bu bölüm her kasidede olmayabilir.
  • Fahriye: Kasidede şair kendini ve sanatını över.
  • Dua: Kasidenin son bölümüdür. Övülen kişi ile ilgili dua edilir.

Kaside konularına göre isim alır:

  • Tevhid: Allah’ın birliğini anlatır.
  • Münacaat: Allah’a yakarış anlatılır.
  • Naat: Peygamberi övmek için yazılır.
  • Methiye: Devlet büyüklerini övmek için yazılır.
  • Hicviye: Bir kişiyi ya da bir olayı eleştirmek için yazılır.
  • Mersiye: Ölen kişinin ardından yazılır.

Şarkı: Divan şiirine Türkler kazandırmıştır. Halk edebiyatında türkü ve koşmadan yola çıkarak doğmuştur. Dörtlükle yazılır ve 3-5 bentten oluşur. Bestelenmek için yazılmıştır. Konusu aşk, sevgili ve eğlence gibi din dışı konulardır. Uyak düzeni aaaxbbbx..şeklindedir. Nedim en büyük ustasıdır.

DİL BİLGİSİ İsim Tamlamaları En az iki ismin bir araya geldiği söz gruplarıdır. Birinci isim tamlayan ikinci isim tamlanan adını alır. Tamlayan ilgi ekini, tamlanan iyelik ekini alır. Tamlayan “-in, -ın, -un, -ün” ilgi eklerini alır. Tamlanan “-ı, -i, -u, -ü” iyelik eklerini alır.

  • Belirtili İsim Tamlaması: Tamlayan ve tamlananın ek aldığı tamlamalardır. Mesela kapı-nın kol-u, ev-in dam-ı gibi. Tamlayan ve tamlanan cümlede yer değiştirebilir ve aralarına başka kelime girebilir.
  • Belirtisiz İsim Tamlaması: Tamlayanın ek almadığı bir tek tamlananın ek aldığı tamlamalardır. Mesela kapı kol-u, Türk asker-i gibi. Yer isimleri fazladır. Bazı birleşik kelimeler oluşturabilir. Tamlayan ve tamlanan arasına hiçbir kelime girmez.
  • Zincirleme İsim Tamlaması: En az 3 isimden oluşan tamlamalardır. İçinde belirtili ya da belirtisiz tamlama bulundurabilir. Mesela kapının kolunun üstü gibi.

DESTAN VE EFSANE

Destan Savaş, göç, doğal yıkımlar gibi toplumu derinden etkileyen olaylar üzerine söylenmiş uzun manzum hikayelerdir. Milletin yaratılışı, gelişimi ve hayatta kalma mücadelelerini anlatır. İlk sözlü ürünlerdir. Mekan ve zaman çok belli değildir. Olağanüstü özellikler barındırır. İlahi baış açısıyla yazılan epik şiirin ilk örnekleridir. Destanlar doğal ve yapma destan olarak ikiye ayrılır.

Doğal Destan: Söyleyeni belli değildir. Yazının olmadığı dönemlerde sözlü olarak ortaya çıkmıştır. Üç aşamadan oluşur:

  • Doğuş, Oluşum Aşaması: Milletlerin tarihini derinden etkileyen olay ve kahramanların ortaya çıktığı zamandır.
  • Yayılma Aşaması: Yaşanan olaylar ve olaylardaki kahramanlar, sözlü gelenek ile ağızdan ağıza kuşaktan kuşağa aktarılır.
  • Derleme Aşaması: sözlü gelenekteki destanlar bir şair tarafından derlenir.

Yapma Destanlar: Belirli bir yazar tarafından eski örneklere göre yazılan ve doğa destanlara benzeyen destanlardır.

Dünya Edebiyatındaki Doğal Destanlar

Yunan Edebiyatı:İlyadave Odysseia

İran Edebiyatı: Şehname

Fin Edebiyatı:Kalevala

Hint Edebiyatı:Mahabharata, Ramayana

Alman Edebiyatı:Nibelungen

İngiliz Edebiyatı:Beowulf

Rus Edebiyatı:İgor

İspanyol Edebiyatı: La Cid

Fransız Edebiyatı:Chansen de Röland

Japon Edebiyatı: Şinto

Sümer Edebiyatı:Gılgamış (Bilinen ilk destan)

Efsane Kişi, yer ve olayları konu alan, inandırıcılık özelliği bulunan ancak olağanüstü özellikleri olan, kaynaklarını geçmişten alan kısa ve anonim anlatılardır. Hayali hikaye olarak da bilinir. Temel amaç toplumsal değerlerin yaşatılmasıdır. Bu değerler örnek tipler üstünden devam ettirilir. Topluma yön veren tiplerin davranış ve hareketleri efsanelere konu olabilir. Efsaneler gelenek ve görenekleri korur, insanlara ders verir, kişilere ve yerlere saygınlık kazandırır. Halk bu efsanelere inanır. Dini nitelikli olanlara da menkıbe denir.

Türk Destanlarının Özellikleri

  • Çin, Arap, Bizans ve Batı kaynaklarından derlenmiştir.
  • Baksı, ozaniyırçı, şair denen kişiler saz eşliğinde söyler.
  • Alp, bilge, kadın ve alperen tipleri vardır.
  • Bozkurt, ağaç, ışık, düş, at, kırklar, mağara ve pir gibi motifler kullanılır.

İslamiyet Öncesi Türk Destanları

Altay-Yakut Türkleri: Yaratılış Destanı

Saka Türkleri: Alp Er Tunga Destanı, Şu Destanı

 Hun-Oğuz Türkleri: Oğuz Kağan Destanı

Göktürk Destanları: Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı

Uygur Destanları: Türeyiş Destanı, Göç Destanı

DİL BİLGİSİ Sıfat Tamlamaları İsimlerden önce gelerek onları renk, sayı, şekil, hareket, işaret, soru ve belirsizlik yönünden niteleyen ve belirten kelime ya da kelime gruplarıdır. Sıfatlar bazı özellikleri barındırır:

  • Cümlede tek başına görev yapamazlar. Bir sıfat isimden önce gelerek tamlama kurar.
  • Sıfatlar, niteleme ve belirtme görevleri olduğu için çekim eki almaz.
  • Sıfat olarak kullanılan kelimeler bir kavramın karşılığı olur.
  • Sıfatlar; fiilden, fiilimsiden ya da başka sıfattan önce gelirse anlamı pekiştirir ya da anlamı daraltırsa zarf görevine gelir.

Açık Lise 3. Dönem Sınav Tarihi
20 – 21 Temmuz 2024
SPONSOR